Türk-İş 1 Mayıs bildirisi yayınlandı

TÜRK-İŞ, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde alanlarda okunacak olan bildirisini yayınladı.

Türk-İş 1 Mayıs bildirisi yayınlandı

TÜRK-İŞ’in 1 Mayıs bildirisinde 1 Mayıs alanlarından verilen mesajların hükümet tarafından iyi anlaşılması gerektiği belirtilerek, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasının demokratikleşme ile mümkün olacağına da dikkat çekildi.

TÜRK-İŞ, 1 Mayıs’ı İstanbul Taksim olmak üzere, tüm bölge ve illerde, birlikte davranabildiği emek ve meslek örgütleriyle kitlesel bir katılımla kutlayacak. TÜRK-İŞ tarafından yayınlanan 1 Mayıs bildirisinde bugün tüm dünyada emekçilerin, emeğin uğradığı haksızlıklara karşı hep birlikte sesini yükselttiği ifade edilerek, “Tüm dünyada emekçiler, bir asır önce 8 saatlik çalışma uğruna canlarını veren emekçi kardeşlerini anarken, bugün hala birçok ülkede, benzeri çalışma koşullarının var olmasına isyan ediyor” denildi.

Türkiye’deki güvencesiz çalışma biçimlerine ve adaletsizliklere isyan edilen bildiride, “İşsizliğe, yoksulluğa isyan ediyoruz. Sağlık ve eğitim hizmetlerinin paralı hale getirilmesine, sosyal devletin gün geçtikçe budanmasına isyan ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

“1 MAYIS ALANLARINDAN VERİLEN MESAJLAR HÜKÜMET TARAFINDAN İYİ ANLAŞILMALI”

Bugün Türkiye’de emekçilerin yarısının kayıt dışında çalıştığına dikkat çekilen bildiride, Ulusal İstihdam Stratejisinin emek karşıtı yaklaşımlarıyla kıdem tazminatımıza göz dikildiği, asgari ücretin bölgeselleştirildiği, esnek ve kuralsız çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmak istendiği belirtildi. Bildiride şunlar kaydedildi: “Biz 1 Mayıs 2013’te, alanlarda, dünyaya ve ülkemize eşitliği, barışı, kardeşliği, özgürlüğü çağırıyoruz. Emeğin çıkarının savaşta değil, barışta olduğunu biliyor, savaştan yana hiç bir politikaya onay vermeyeceğimizi haykırıyoruz. Biz daha çok demokrasiyi herkes için istiyoruz, çünkü bunu hak ediyoruz.

Biz sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz. Özgürlükçü, eşitlikçi sivil demokratik bir anayasa ve yasalar istiyoruz. Tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşama koşulları ve sendikal haklar istiyoruz.

1 Mayıs alanlarından verilen mesajlar Hükümet tarafından iyi anlaşılmalıdır. Emekçilerin sefaletinin kimseye refah getirmeyeceği bilinmeli, Hükümet, emek karşıtı politikaları bir an evvel terk ederek, taleplere kulak vermelidir. Bu çağımızın gerektirdiği bir mecburiyettir. Bu bir ihtiyaçtır.”

“ANAYASA, KATILIMCI DEMOKRASİNİN TÜM KURUM VE KURALLARININ SAĞLIKLI İŞLEYECEĞİ BİR YAPIYA KAVUŞTURULMALI”

1 Mayıs’ta alanlarda okunacak olan bildiride ayrıca, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasının demokratikleşme ile mümkün olacağı ifade edilerek, “Özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi için gerekli adımları ivedilikle atılmalı, uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir” denildi.

Anayasa’nın, katılımcı demokrasinin tüm kurum ve kurallarının sağlıklı işleyeceği bir yapıya kavuşturulması gerektiğinin belirtildiği bildiride, son olarak şunlar kaydedildi: “Emekçilerin çıkarları savaşta değil barıştadır. Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” şiarı rehber edinilmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm kurumları hukuk devleti anlayışıyla hareket etmelidir.

Uzun tutukluluk süreleri sona erdirilmeli, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır.

‘İnsan onuruna yaraşır iş’ herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi temel yaklaşım olmalıdır. Cinayet haline gelen iş kazaları önlenmeli, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri artırılmalıdır.

Haksız işten çıkarmalar önlenmeli, İş güvencesi, işe iadeyi sağlayacak biçimde yeniden ve öncelikle düzenlenmelidir. Kayıt dışı ekonomi, kayıt altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir haktır. Buna el uzatılması, ortadan kaldırılması ya da daraltılması yönündeki talepler gündeme dahi getirilmemelidir.

Asgari ücret insan onuruna yakışır bir biçimde belirlenmelidir. Asgari ücretin bölgeselleştirilmesi girişimlerinden vaz geçilmelidir. Esnek ve kuralsız çalışma biçimlerini yaygınlaştırma girişimlerine son verilmelidir.

Taşeronlaşma engellenmeli, asıl işin taşeronlara yaptırılması uygulamasından ve bu uygulamanın yasalaştırılması girişimlerinden vazgeçilmelidir. Vergi adaletsizliği giderilmelidir. Doğal yaşam korunmalı, ekolojik çevre tahribatına son verilmelidir. Engellilerin toplumsal yaşama eşit bireyler olarak katılması sağlanmalıdır.”