Türkiye-İsrail yakınlaşması!

Ardından geçtiğimiz hafta Türkiye’de yaşayan Yahudiler, en önemli dini bayramları Hanuka Bayramı’nı ilk kez kamuya açık bir alanda, Ortaköy Meydanı’nda kutlama fırsatı buldu.

Türkiye-İsrail yakınlaşması!

Bunu Erdoğan’dan iki gün önce gelen bir diğer açıklama izledi. Türkmenistan ziyareti dönüşünde uçakta bulunan gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı, Orta Doğu’nun Türkiye - İsrail yakınlaşmasına ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin bu adımlarına İsrail’den de karşılık gelmekte gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı müsteşarı General Dore Gold, “İsrail Türkiye’yle hep istikrarlı ilişkilere sahip olmak istemektedir ve mütemadiyen bunu sağlamanın yollarını aramaktadır” diye konuştu.

Peki üst üste atılan bu adımlar, yapılan açıklamalar Mavi Marmara baskınının yaşandığı Mayıs 2010’dan bu yana bozuk olan Türkiye - İsrail ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir, normalleşme sürecini başlatabilir mi? İsrailli emekli Tuğgeneral ve eski Savunma Bakanlığı askeri danışmanlarından Michael Herzog, Erdoğan’ın açıklamalarının İsrail’de temkinli bir heyecanla karşılandığını söylüyor.

Herzog, “İsrail’de hükümet çevreleri bu konuya büyük ilgi gösterdiler. İsrail Türkiye’yle arasını düzeltebilir mi? Anladığım kadarıyla hükümet, ilişkilerin normalleşmesi için tüm ihtimalleri değerlendirmek istiyor.” diyor.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi ORSAM’dan Ceyhun Çiçekçi de bir yandan Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da “bıçak intifadası” olarak tanımlanan bir ayaklanma da yaşanıyor olmasına karşın, normalleşme sürecinin halihazırda zaten başlamış gibi göründüğü kanaatinde.

Doğalgazda İsrail seçeneği

Bilkent Üniversitesi’nden enerji uzmanı Necdet Pamir, İsrail doğalgazının Türkiye’nin Rusya’ya olan “aşırı bağımlılığına” bir alternatif getirebileceğini söylüyor.

Türkiye, halen tükettiği birincil enerjinin yüzde 32,5’ini doğalgazla karşılıyor ve doğalgaz ihtiyacının yüzde 55’ini de Rusya’dan temin ediyor.Necdet Pamir, İsrail’in Leviathan dahil olmak üzere çok sayıda doğalgaz sahası keşfettiğini, bu sahaların toplam üretilebilir doğalgaz rezervinin yaklaşık 1 trilyon metreküp olduğunu, bunun da Türkiye’nin geçen yıl tükettiği gazın yaklaşık 20 katına tekabül ettiğini söylüyor.

İsrail’in doğalgazının yüzde 40’ını ihraç etme yönünde bir kararı bulunduğuna işaret eden Pamir, “İsrail’in mevcut gaz sahalarının, Türkiye’yi çok uzun süre güney yönünden besleyecek bir potansiyele sahip olduğu görülebilir" diyor.

Necdet Pamir, İsrail açısından bakıldığında da Türkiye’nin doğalgaz ihracatı için en karlı ve en gerçekçi pazar olduğunu belirtiyor. Ancak İsrail seçeneğinin hayata geçmesinin yıllar alacağını söylüyor.Pamir, “Yeni bir boru hattının döşenmesi için anlaşma imzalanması, şirketlerin kurulması, finansman sağlanması, inşaat, hattın ya da LNG tesisinin işletmeye alınması gibi nedenlerle birkaç yıla gereksinim olacaktır. Dolayısıyla ne İsrail gazı ne Katar gazı ne de Irak halkına ait olan gaz, kısa sürede gerçekleşen bir Rus gazı kesintisine deva olamaz.” diye konuşuyor.

Ortadoğu’da “topyekün iflas”

İsrailli analist Calev Ben Dor, İsrail ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya temel oluşturan başka bölgesel faktörler de olduğunu söylüyor.

Ben Dor, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri, Rusya’yla yaşanan krizin yanı sıra Suriye lideri Beşar el Esad ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdullah Sisi’yle süregiden gerginliğin sonucunda Türkiye’nin görece yalnızlaşmasının muhtemel bir sonucu olabilir” diyor.

Emekli Tuğgeneral Michael Herzog da şu yorumda bulunuyor: “Türkiye’nin önünde çok ciddi bölgesel sorunlar var. Suriye politikasında yaşanan sıkıntılar, Rusya’yla eşi benzeri görülmemiş bir kriz. İran’la gerilim yaşanıyor. Türkiye Orta Doğu’ya bakıyor, karşısında topyekün bir iflas görüyor. Bölgede görece istikrarlı, diyalog kurabileceği, siyaset seçeneklerini konuşabileceği tek ülke İsrail...” Herzog, ilişkilerin normalleşmesi durumunda iki ülke arasında eskiden olduğu gibi istihbarat paylaşımının da yeniden söz konusu olabileceğini, bunun terörle mücadele açısından da önem taşıyacağını savunuyor.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Ceyhun Çiçekçi de “Suriye, Irak, IŞİD gibi faktörler İsrail'i ve Türkiye'yi bölgede Batılı yönelimi olan devletlere sürüklüyor.” yorumunda bulunuyor.

Türkiye'nin ulusal güvenliğindeki açıkların Türkiye’yi “safını yeniden belirleme” noktasına ittiğini savunan Çiçekçi, Türkiye ile İsrail arasında olası bir yakınlaşmanın ve askeri işbirliklerinin aktive edilmesinin "başta İran olmak üzere Rusya, Irak ve Suriye'ye yönelik mesajlar taşıyacağını" ifade ediyor.

Çiçekçi, “Bunu bölgede Türkiye-İsrail eksenli bir parçalanma yaşayan Pax-Americana'nın tahkim edilmesi olarak da okuyabiliriz.” diyor.

Brookings Enstitüsü’nden Dan Arbell, bu noktada ABD’ye de düşen roller olduğunu savunuyor.

Arbell, “Türkiye ve İsrail arasında güvensizlik ve şüphe söz konusu. Üçüncü bir tarafa ihtiyaç var. İki ülke, ABD’yi bir arabulucu olarak kabul etmeli” diye konuşuyor.

Kaynak:BBC Türkçe