Türkiye'den 'altın' sıçrama

Dünyanın altını bizde...

Türkiye'den 'altın' sıçrama

ABD’nin altın rezervi toplam rezervinin yüzde 77’sini, Türkiye’ninki ise yalnızca yüzde 15’ini oluşturuyor.

AA muhabirinin Dünya Altın Konseyi’nin 3’üncü çeyrek verilerinden yaptığı derlemeye göre, dünyada en büyük altın rezervine sahip 40 ülke ve uluslararası finans kuruluşunun toplam altın rezervi 30 bin tona yaklaşıyor.

ABD sahip olduğu 8 bin 133,5 tonla dünyada en çok altın rezervine sahip ülke konumunda bulunurken, bu ülkeyi sırasıyla Almanya, İtalya ve Fransa takip ediyor.


Türkiye 18. sırada bulunuyor

Türkiye, dünyada en yüksek altın rezervine sahip 18’inci ülke konumunda bulunuyor. Türkiye, 302,4 ton altın rezervine sahipken, bu rezervlerin toplam rezerv içerisindeki payı ise yüzde 15 seviyelerinde bulunuyor. Merkez Bankası verilerine göre, 2012 yılının 9’uncu ayında bankanın elinde bulundurduğu altın rezervi, 17 milyar 288 milyon 600 bin dolara karşılık geliyor. Söz konusu verilere göre bu rakam geçen yılın aynı döneminde 6 milyar 64 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu.


Birlikler de altın deposu

IMF, uluslararası finans kuruluşları arasında 2 bin 814 tonla en fazla altın rezervine sahip kuruluş. Altının IMF’nin toplam rezervi içindeki payı ise bilinmiyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) de 502,1 tonla en fazla altın rezervine sahip ikinci finans kuruluşu konumunda bulunuyor. ECB’nin altın rezervinin toplam rezerv içindeki payı yüzde 34’lere karşılık geliyor.

Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ise 116 ton altın rezervi ile finans kuruluşları arasında üçüncü sırada yer almasına rağmen bu miktarın BIS’in toplam rezerv içindeki oranı da bilinmiyor.


Çin’in rezervinin sadece yüzde 2’si altın

Büyüme hızı ile dünyanın dikkatini üzerine çekmeyi başaran Çin, bin 54,1 ton altın rezervine sahip olmasına karşın, söz konusu tutar Çin’in toplam rezervinin sadece yüzde 2’sine karşılık geliyor. Bölgenin bir başka gelişmiş ekonomisi Japonya’nın da 765,2 ton altın rezervi bulunuyor. Ülke bu rezervle listede 9’uncu sırada bulunmasında rağmen altın rezervi toplam rezervinin yüzde 3’ünü oluşturuyor.

Zengin altın madenleri ile adından söz ettiren Suudi Arabistan ise 322,9 ton altın rezervine sahipken, bu rakam ülkenin toplam rezervinin yüzde 3’ünü tekabül ediyor.

Son 30 yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen ekonomileri arasında yer alan Güney Kore’de 70,4 ton altın rezervine sahip. Ülkenin altın rezervinin toplam rezerv içindeki payı ise yalnızca yüzde 1 seviyesinde bulunuyor.


AB ülkelerinin altın rezervi dikkat çekiyor

Almanya, 3 bin 395,5 ton altın rezerviyle dünyada en çok altın rezervine sahip ikinci ülke olurken, bu ülkenin altın rezervi toplam rezervinin yüzde 74’üne karşılık geliyor.

Küresel ekonomik krizin etkileriyle ekonomik darboğazdan geçen Portekiz, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerin toplam rezervleri içerisinde altının payı, yüksekliğiyle dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında krizi ilk yaşayanlardan Portekiz 382,5 ton altın rezervine sahip. Ülkenin altın rezervinin toplam rezerv içindeki payı ise yüzde 91 seviyelerinde bulunuyor.

Küresel krizin başından bu yana defalarca uluslararası finansal yardımla kurtarılan Yunanistan’da da 111,8 ton altın rezervi bulunurken, altının toplam rezerv içindeki payı yüzde 83’leri buluyor.

Piyasalarda son dönemde ekonomik krizin son halkası olacağı tartışılan İtalya ise 2 bin 451,8 ton altın rezervine sahip, ülkenin altın rezervinin toplam rezerv içindeki payının ise yüzde 73 olduğu belirtiliyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının kırdığı notlarla dikkatleri üzerine çeken Fransa sahip olduğu 2 bin 435,4 ton altınla dünyada en çok altın rezervine sahip 4’üncü ülke olurken, bu ülkenin de altın rezervi toplam rezervinin yüzde 73’ünü oluşturuyor.

Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörü Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, altının kriz dönemlerinde en güvenilir araç olarak görüldüğünü ifade etti.

Altının istikrarlı olduğu için tüm dünyada kabul edilebilir olduğunu dile getiren Karagöl, ”Altının istikrarlı bir fiyata sahip olması ve özellikle kriz dönemlerinde değer kaybetmemesi onu bu dönemlerde bir adım öne çıkarıyor” dedi.

Karagöl, kriz dönemlerinde ülkelerin para basmalarının da bu durumda etkili olduğunu kaydederek, rezerv para olarak kabul edilen paraların kriz dönemlerinde belirsizlik gösterebildiği için devletlerin ve bireysel tüketicilerin altına yöneldiğini söyledi.