TÜSİAD Dinçer: Çözüm süreci hayal kırıklığı
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, çözüm sürecinin hayal kırıklığı yarattığını açıkladı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, 'çözüm süreci’nde gelinen noktayı “hayal kırıklığı” olarak nitelendirerek, “Sürecin sağlıklı bir evreye ulaşmadığını görüyoruz. Her ne kadar hakim olmasak da, sürecin iyi yönetilmediğini görüyoruz.” dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Haluk Dinçer heyeti ile birlikte CHP’ye yaptığı ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Bir gazetecinin, “Çözüm sürecinde tıkanma olduğu ifade ediliyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Haluk Dinçer, bugün gelinen noktanın bir hayal kırıklığına kendilerini maruz bıraktığını ifade ederek sürecin sağlıklı bir evreye ulaşmadığını gördüklerini vurgulayarak “Her ne kadar hâkim olmasak da, sürecin iyi yönetilmediğini görüyoruz. Jeostratejik dalgalanmaların da bu süreci olumsuz etkilediğini görüyoruz. Buna gereksiz bir müsamaha gösterildiğini düşünüyoruz. Son dönemde şiddet görüyoruz, can ve mal kayıpları görüyoruz. Aynı zamanda misilleme söylemi görüyoruz. Hükümetten de, ağırlıklı bir güvenlikçi tutum görüyoruz. Elbette, bütün bunları kaygı verici buluyoruz. Bundan sonraki süreçte, aktörleri sağlıklı bir seviyeye taşımak için çaba gösterirler. Belki de ilk adım olarak şiddetlilikten vazgeçerler. Bunun için insani bir proje olarak değerlendirip, yol alırlar.” şeklinde konuştu.
Sürece en başından beri destek verdiklerini belirten Dinçer, ekonomik sürece destek verdiklerini anlattı. 6 Kasım’daki Van serenatlarını mevcut ortamda ertelediklerini bildiren Dinçer, ortam ekonomiyi konuşmaya el verdiğinde bunu gerçekleştirme eğiliminde olduklarını anlattı.
İKTİDAR PARTİSİNİN YÜZDE 50'Sİ İLE BU SORUNUN ÇÖZÜLEBİLECEK OLMADIĞINI SÖYLEDİK"
Dinçer, TÜSİAD’ın süreçle ilgili tutumunun belli olduğunu belirterek demokrasi ve kalkınma ilişkisinin uzun yıllardır çalışan bir kurum olarak bu sürece sahip çıktıklarını dile getirdi.
Türkiye’nin gündemini 30 yıldır işgal eden, acıya boğan bu durumdan kurtulmanın hayati önemde olduğunu gördüklerini vurgulayan Dinçer, “Herkesin bu bilinçte olmasını düşündük. Türkiye’deki demokratikleşme sorununun bir uzantısı olarak görebileceğimiz Kürt sorununu da Türkiye için demokratik standartların yükseltilerek çözümün Türkiye için hayati önemde olduğunu gördük. Süreci Türkiye için hayati önemde gördük. Türkiye’nin huzura kavuşması için olmazsa olmaz gördük. İş dünyası olarak sürecin siyasi tarafını siyasilere bıraktık. Biz ekonomik ayağına sahip çıktık. TÜSİAD olarak bölgeye ziyaretler düzenledik. Ortak girişim konusunda çaba gösterdik.” diye konuştu.
Dinçer, daha önce muhalefet partilerinin de bu sürecin içinde olması gerektiğini dile getirdiklerini anlattı. Çözümün aktörünü suçlamak için bunu söylemediklerinin altını çizen Dinçer, Kobani’nin Türkiye’yi bu kadar etkilememesi gerektiğine dikkat çekti. Bu taraf için bir başarısızlık olduğunu düşündüklerini aktaran Dinçer, “Anamuhalefet partisinin de bu süreç içerisinde yer alması gerektiğini belirttik. İktidar partisinin yüzde 50’si ile bu sorunun çözülebilecek olmadığını söyledik.” diye konuştu.
“DENETİM İŞLEVİ YERİNE GETİLEREMİYOR”
Maden kazanlarının hatırlatılması üzerine de Dinçer, iş kazalarının Türkiye’nin gündemini etkilediğini kaydederek, son istatistiklerde bu yönde iş kazalarında Türkiye’nin önde gelen ülkelerinden biri olduğunu, 9 ayda bin 400'den fazla insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Serbest piyasa ekonomisinde devletin denetleyici ve düzenleyici kurum olduğunu bildiren Dinçer, düzenleme noktasında bir sorunun yaşanmadığını ama, denetleme noktasında Türkiye’de ciddi anlamda eksikler yaşandığına işaret etti. Dinçer, “Madencilik ve inşaat gibi sektörlerde denetlemelerin yetersiz kaldığını görüyoruz. Devletten bu noktada daha etkili denetim bekliyoruz. Fakat bu kadarla da kalmıyor. Bir zihniyet sorunu ile karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Bir ihmal, bilinçsizlik görüyoruz. Kazaların çoğunluğunun önlenebilir olduğunu görüyoruz. Bunu bilhassa, bazı sektörlerle ilgili eğitim konusunda, deneyim ve bilgilerde ciddi çaba konulması gerekiyor. Devletin daha etkin denetim yapılması gerekiyor. Bir taraftan da başarılı uygulamaların da mutlaka ödüllendirilmesi gerekiyor. Kazaların sorumluların bulunup cezalandırılması kamu vicdanının rahatlatılması açısından son derece önemli. Bu tip kazaların yeniden tekrar etmemesi için gerekli güvenin temin edilmesi çokça önemli.” ifadelerini kullandı.