Yabancı damatlar voliyi vurdu!
Türk bankalarının kaymağını yabancılar yedi!
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın "Türk Bankacılık Sisteminde Yabancı'laşma" adlı raporuna göre, son yıllarda gerçekleşen satın alma ya da ortaklıklar yoluyla yapılan harcamalar sonucu yabancılar, katılım bankaları dahil 49 bankadan 37'sinde hisse sahibi oldular. 2001 yılında bugüne kadar 21 bankada gerçekleşen satın almaya 20 milyar dolar 563 milyon dolar harcayan yabancılar, 17 milyar doları aşkın kâr elde ederlerken, satın alınan hisselerin değeri ise 27 milyar doları aştı. Borsadaki banka hissedarı yabancı yatırımcılar eklendiğinde, yabancıların 2013'de sadece bir yılda elde ettiği kâr ise 4.8 milyar doları buldu. İSMMMO'nun "Türk Bankacılık Sisteminde Yabancı'laşma" adlı raporuna göre, Türk bankacılık sisteminde yabancıların toplamdaki payı yüzde 25'lere yaklaşırken, Borsa İstanbul'un yabancı hisse sahiplik oranına göre bu oran yüzde 42'yi geçti.
YABANCILAR ALDIKÇA ALDI!
Türkiye Bankalar Birliği, İstanbul Borsası, TBMM Soru Önergeleri'ne verilen yanıtlar, yerli ve yabancı çeşitli araştırma şirketlerinin verilerinden yararlanarak yapılan çalışmaya göre, yabancı yatırımcılar 2001'de başlayan süreçte bankalara ortak olmak veya tamamını satın almak için 20.5 milyar dolar sermaye getirdi.
YABANCILAR, TÜRK BANKALARIN YÜZDE 25'İNE 20 MİLYAR 563 MİLYON DOLAR HARCADI
Ağırlıklı olarak 2006 yılında gerçekleşen banka satın almaları öyle bir düzeye geldi ki neredeyse her ay bir banka satıldı. Üstelik satış fiyatları da başlangıca oranla yüksek rakamlara ulaştı. Temmuz 2001'de Demirbank'ın HSBC Bank'a 350 milyon dolara satılması sonrası gerçekleşen en yüksek tutarlı satış ise Türkiye'de Citibank adıyla yabancı bir banka olarak yer alan Citigroup'un Akbank'ın yüzde 20'sine 3.1 milyar dolar vermesi oldu. Küresel devlerin Türk bankalarını satın almalarındaki etkenlerin başında ise yüksek büyüme ivmesinin yakalanması oldu. Türkiye'de patlayan kredi talebinin yanı sıra, kredi kartı gibi henüz bakir olan ve büyük potansiyel taşıyan ciddi kârlı alanlardan elde edilen gelirler ile bankalar hızla büyüdü. Bankaların faiz dışı gelirleri her geçen gün artarak 2013 sonunda toplam yıllık gelirinin 33 milyar lirasına ulaşırken, faiz dışı hizmetlerden alınan ücretlerde adeta rekor kırıldı. Sadece kredi kartı ücreti olarak toplanan para 7.4 milyar liraya ulaştı. Rapora göre, yabancı bankalar da ağırlıklı olarak bireysel bankacılığa yöneldi. İhtiyaç kredileri, kredi kartındaki yüksek faiz oranları yabancı bankaları cezbederken, sektörde bireysel kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 35 olmasına karşın, özellikle yüzde 100 yabancı sermayeli bazı bankalarda bu oran yüzde 60'a kadar ulaştı.
KÂR 2010'DA ZİRVE YAPTI
"Türk Bankacılık Sisteminde Yabancı'laşma" adlı rapora göre, yüksek bankacılık ücretlerinin de desteği ile yabancılar Türk finans sektörüne yatırımlarının sonucu adeta ihya oldular. Ağırlıklı olarak 2005'ten sonra gerçekleşen satın almalar sonrası yabancı ortakların elde ettikleri kâr 15 bankada 17.2 milyar dolara çıkarak konulan sermayeye oldukça yaklaştı. İSMMMO'nun "Türk Bankacılık Sisteminde Yabancı'laşma" raporuna göre, elde edilen kârların tekrar bankalara sermaye olarak konulmasının da etkisiyle bankaların özkaynak ve aktifleri de hızla arttı ve bankalar daha güçlü ve pahalı hale geldi. Yabancılara satılan bankaların satış tarihindeki aktif büyüklüğü 176 milyar lirayken bu rakam istatistiklere göre 4 kat artarak 783 milyar liraya çıktı. Öyle ki aktif büyüklüğü yüzde 1.600 artan banka bile görüldü. Yabancı ortaklı büyük bankaların aktifleri ise yüzde 500'ün üzerinde büyüdü.
KARIN ÜSTÜNE ELDE 27 MİLYAR DOLAR VAR
Rapora göre, 2006'da defter değerinin 4.8 katına kadar alıcı bulan ve satıldıklarında piyasa değerleri toplamı 43.1 milyar dolar olan Türk bankalarının bugünkü değerleri de dünya ekonomisinin geçirdiği en büyük kriz olan 2008 sarsıntısına ve Mayıs 2013'te ABD Merkez Bankası FED'in tahvil alımlarını sonlandıracağı beklentisi ile gelişmekte olan ülkelerden çekilen para ile birlikte düşen değerlere rağmen yüzde 35 arttı. 2006 ve 2007'de yabancılara satılan ve aynı zamanda bugün de Borsa İstanbul'da hisseleri işlem gören 7 bankanın piyasa değeri yabancı ortaklık anlaşmaları imzaladıkları gün 34.9 milyar dolardan 17 Nisan 2014 tarihi itibariyle yüzde 35 artarak 47 milyar dolara çıktı. Rapora göre, yabancı ortaklar tarafından satın alınan veya ortak olunan diğer bankaların piyasa değerleri ise bugün itibariyle ayrıntılı hesaplanamazken, halka açık bankalarda ulaşılan oranın diğer bankalar için de geçerli olduğu varsayımıyla yapılan hesaplamayla, yabancı ortakların 20.5 milyar dolar vererek aldıkları banka paylarının bugünkü karşılığı yaklaşık 27 milyar dolar oldu.
YABANCI' RİSKİ BÜYÜK!
"Türk Bankacılık Sisteminde Yabancı'laşma" raporunun sonuç bölümündeki tespitler de dikkat çekici. Bankaların önemli orandaki yüzdesinin yabancıların eline geçmesiyle finans sektörü ve Türkiye ekonomisi de ciddi tehlike altında. Bu riskler bir tablo halinde raporda şöyle vurgulanıyor:
BANKALARIN YABANCILARA GEÇMESİNİN YARATTIĞI RİSKLER
" Sermaye kaçışı " Kâr transferi benzeri hareketlerle cari açığı artırma " Birlikte hareket ederek manipülasyona zemin oluşturabilme " Kamu bankalarının hisselerinin alınmasıyla, sosyal devlet ilkesine ters olarak sadece kârlı alanlara yatırım gözetilmesi " Olası krizlerde sadece kendi ülke menfaatlerinin gözetilmesi " Kârlı bireysel kredilere bonkör, küçük işletmelere açılan kredilere cimri davranılması " Sadece kredibilitesi yüksek müşterilerin gözetilmesi.
ARIKAN: YABANCI DAMATLAR'A ARTIK DUR DENMELİ
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Başkanı Yahya Arıkan, Türkiye'de bankacılık sisteminin özelleşmediğini, kelimenin tam anlamıyla yabancılaştığını belirtti. Arıkan yabancı bankaların sadece kâr zihniyetiyle çalıştığına vurgu yaparak, kamu bankalarının el değiştirmesini de anımsatarak sosyal devlet ilkesinin de gözetilmesi gerektiğini anımsattı. İSMMMO Başkanı Arıkan, yabancıların sistemdeki payının bu kadar yükselmesinin piyasalarda olası manipülasyonlara zemin hazırladığını ve daha bir çok tehlikeyi beraberinde getirebileceğini vurgulayarak, "Biliyoruz ki, transfer edilen kârlar cari açığı olumsuz etkiliyor. Gelişmiş batı ülkelerinde bu oranlarda bir yabancılaşma görmek mümkün değil. Yakında Türkçe isimli bankamız kalmazsa kimse şaşırmamalı. Yabancı Damat'lara artık dur denilmeli ve denetimler de artmalı" diye konuştu.